Makaleler

İş Kazası Sonrası İşverenin Hukuki Sorumluluğu Öncelikle Hangi Kanuna Dayanır?

Çalışma hayatında karşılaşılan en önemli sorunlardan biri hiç şüphesiz iş kazalarıdır. İş kazaları yalnızca çalışanın fiziksel veya psikolojik zarar görmesiyle sınırlı kalmaz; aynı zamanda işverenin ciddi yasal sorumluluklarla karşı karşıya kalmasına neden olur. Bu bağlamda iş kazası gerçekleştiğinde, işverenin hukuki sorumluluğu hangi kanuna dayanmaktadır? Bu yazıda, işverenin sorumluluk çerçevesini belirleyen mevzuatları ve uygulamadaki süreci ayrıntılı biçimde ele alacağız.

İş Kazası Nedir? Kanuni Dayanağı Nasıldır?

İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre, sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada ya da işveren tarafından verilen görevle işyeri dışında görevlendirildiği sırada yaşanan kazalardır. Ayrıca işe geliş-gidiş sırasında işverence sağlanan araçta meydana gelen trafik kazaları da bu kapsamda değerlendirilir.

Bununla birlikte iş kazası, yalnızca ağır sanayi sektöründe değil, ofis ortamında yaşanan düşmelerden sahada görev esnasında gerçekleşen olaylara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Bu tanımlamalar, hem çalışanın sosyal güvenlik haklarını hem de işverenin yükümlülüklerini doğrudan etkiler.

İşverenin Hukuki Sorumluluğu Hangi Kanuna Dayanır?

İş kazası meydana geldikten sonra işverenin hukuki sorumluluğu, öncelikli olarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na dayanır. Bu kanun uyarınca işveren;

  • Çalışma ortamında riskleri tespit etmeli
  • Koruyucu önlemleri almalı
  • Çalışanlara gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini vermeli
  • Kişisel koruyucu donanımların kullanımını sağlamalıdır

Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen işveren, kazanın oluşumunda kusurlu kabul edilir. Bu kusur, hem idari para cezası hem de tazminat sorumluluğu olarak yansır.

5510 Sayılı Kanun Kapsamında Bildirim Yükümlülüğü

İş kazası sonrası işverenin bir diğer önemli yükümlülüğü de SGK’ya zamanında bildirimde bulunmaktır. 5510 sayılı Kanun’a göre, iş kazası en geç üç iş günü içinde SGK’ya bildirilmelidir. Bildirimin yapılmaması halinde:

  • İdari para cezası uygulanır
  • İlerleyen süreçte işverenin kusur oranı artar
  • Tazminat yükümlülüğü büyüyebilir

İş kazası bildirimi, e-SGK sistemi üzerinden yapılabileceği gibi doğrudan ilgili Sosyal Güvenlik Merkezi’ne de iletilebilir.

İş Kazası Tespit Tutanağı ve Sağlık Raporunun Önemi

Kazanın ardından işveren tarafından ayrıntılı bir tutanak hazırlanmalıdır. Bu tutanakta;

  • Kazanın tarihi, saati ve yeri
  • Olayın oluş şekli
  • Tanık ifadeleri ve varsa kamera kayıtları

yer almalıdır. Ayrıca çalışanın sağlık kuruluşuna başvurusu neticesinde alınan “iş kazası raporu” hem SGK süreçlerinde hem de olası dava dosyalarında kritik öneme sahiptir.

İşverenin Kusur Durumu ve Tazminat Sorumluluğu

İş kazası nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında en belirleyici unsur, işverenin kusur oranıdır. Eğer mahkeme tarafından işverenin kazadaki sorumluluğu tespit edilirse;

  • SGK tarafından yapılan ödemeler işverene rücu edilir
  • Çalışana veya yakınlarına maddi ve manevi tazminat ödenir
  • Ağır ihmal varsa ceza soruşturması başlatılabilir

İşverenin önleyici yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi, olası cezai ve mali sonuçlardan korunmasını sağlar.

Tazminat Hesaplamasında Etkili Unsurlar

İş kazası sonucunda hesaplanan tazminat miktarı, aşağıdaki kriterlere göre belirlenir:

  • Çalışanın yaşı ve mesleki durumu
  • Aylık geliri
  • Maluliyet oranı
  • Kusur oranı

Tazminat hesaplamalarında bilirkişi raporu ve sağlık kurulunun değerlendirmesi belirleyici rol oynar. Bu nedenle uzman desteği almak büyük önem taşır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Denetimi

İş kazası sonrasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri veya İSG uzmanları tarafından iş yerinde denetim yapılabilir. Bu denetimlerde;

  • Risk analizi yapılmış mı?
  • Koruyucu önlemler alınmış mı?
  • Eğitim ve bilgilendirme eksik mi?

soruları detaylıca incelenir. Tespit edilen eksiklikler için idari para cezaları, işin geçici durdurulması veya faaliyet ruhsatının iptali gibi yaptırımlar uygulanabilir.

Arabuluculuk Süreci ve Dava Açma Zorunluluğu

2018 yılından bu yana, iş kazasına bağlı olarak açılacak tazminat davalarında arabuluculuk süreci zorunludur. Öncelikle arabulucuya başvurulması gerekir. Eğer taraflar anlaşamazsa ancak o zaman dava açılabilir.

Arabuluculukta varılan anlaşmalar, mahkeme ilamı hükmündedir ve doğrudan icraya konulabilir.

Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

İş kazası sonrası işveren aleyhine açılacak davalarda 10 yıllık zamanaşımı süresi söz konusudur. Ancak olay ceza davasına konu olmuşsa, bu süre daha uzun olabilir. Zamanaşımı süresi dolduğunda dava açılması mümkün değildir, bu nedenle işlemler zaman kaybetmeden başlatılmalıdır.